6 Ocak 2021 Çarşamba

evermore albüm incelemesi ve yorumu


evermore tıpkı folklore gibi sürpriz bir şekilde gelen bir albüm. Fakat evermore benim için çok daha sürpriz oldu çünkü daha yeni albüm yayınlamış olan birisinden özellikle Taylor’dan asla yakın bir zamanda yeni bir albüm beklemezdim. Exile için video klip beklerken bir de baktık ki yeni bir albüm geliyor. Albümün yayınlanacağını gördüğümde şaşırdım ve hemen umarım en az folklore kadar iyi bir iştir diye düşündüm çünkü eğer öyle olmazsa Taylor aynı şeyi iki kez yapmakla eleştirilecekti. Neyse ki evermore da çok iyi bir albüm oldu. Fakat folklore efsane denilecek bir işti. Orası ayrı. Öncelikle albüme karşı önyargılıydım çünkü Taylor’a kızmıştım. Folklore 2020’nin en iyi albümü olarak gösterilip olumlu eleştiriler alırken yarattığı bu iyi havayı evermore ile bozabileceğini düşündüm ve birkaç şarkı dışında albümü dinlemedim. Çünkü Swift’in yaptığı bir işe haksızlık etmek istemiyordum. Bu yüzden albümü geçen hafta tamamen dinledim ve böyle bir yazı yazmaya karar verdim. 

Albüm alternatif, indie folk, elektro pop ve alternative rock tarzlarında olarak gösterilmiş fakat ben çoğu şarkıdan country havası da aldım. 3 ya da 4 şarkısı direkt country bile olabilir. Neyse bu teknik bilgileri işin ehlilerine bırakıyorum onlar beni aydınlatırlar. Taylor’ın vokallerine değinmek istiyorum. Yine yine yine yine çok iyi ve çok güzeldi. Taylor yıllar içinde vokallerini o kadar geliştirdi ki, eski kayıtlarını ya da canlı performanslarını dinlediğinizde bu farkı görebilirsiniz. Swift’in en sevdiğim yanlarından birisi çalışkanlığı ve sürekli kendini geliştirmesi. Kendini asla tekrarlamaması ve her yaptığı işin üzerine koyarak ilerlemesi. Bu albümde de tıpkı folklore’da olduğu gibi sesini şarkıların hikâyelerine uyarlıyor ve şarkının daha içine girip hissetmenizi sağlıyor. Ayrıca şunu da söylemek gerekir ki evermore folkloredan daha iyimser bir albüm. Yani şarkılar bence folkloredaki kadar hüzün içermiyor. Ve evet bu albüm sürekli olarak folklore ile kıyaslanmak zorunda üzgünüm.




willow: albümün ilk ve muhtemelen de son single parçası. Folklore'dan nasibimi aldım ve asla Taylordan single yayınlamasını beklemiyorum ve beklemeyeceğim. Siz de beklemeyin. İlk gün şarkıyı sürekli dinledim, destek olmak adına daha fazla dinledim. cardigan gibi harika bir lead single ve albümdeki en iyi parçalardan olmasa da güzel bir şarkı. Bunu Taylor’ın standartlarını göz önünde bulundurarak söylüyorum. Aksi halde zaten bu parçayı yapamayacak şarkıcıların olduğunu da biliyorum. Benim için dinlemesi oldukça keyifli bir şarkı ve tüm versiyonlarını peş peşe dinleyebilirim. Şarkının konusuna gelirsek Taylor ‘erkeğim’ dediği kişiyle tanışıyor, o sırada aşka hazır olmamasına rağmen âşık oluyor, tüm planlarımı alt üst edebilirsin diyor ve bir de erkeğin önceki ilişkilerinden aldığı yaralarını iyileştireceğine söz veriyor. Şarkı hep bu şekilde ilerliyor. Kısacası bir aşk şarkısı. Taylor bu aşkını söğüt ağacıyla benzetmeler yaparak anlatıyor. Şarkının sözleri ise harika bir kıvamda fakat that’s my man’den daha iyi bir söz yazabilecek bir yazar olduğunu biliyoruz Taylorcığım lütfen yapma. ☺

champagne problems: albümün ikinci parçasını Taylor erkek arkadaşı Joe ile birlikte yazmış. Taylor şarkıdaki çiftin üniversite arkadaşı ve aynı zamanda sevgili olduklarını söyledi. Şarkıda erkek kıza evlenme teklifi ediyor ve kız bu teklifi reddediyor. Sanırım erkek evlenme teklifi için kız ise ayrılmak için buluşmuş. Şarkıdaki erkek her şeyi doğru yapan, ailesine kız arkadaşından bahseden, annesinin yüzüğüyle evlenme telifi yapan mükemmel bir erkek ama kız evlenme teklifini kabul etmediği için kafadan sorunlu olarak gösterilen birisi. Kızın kişisel problemleri de var fakat bunlar önemsiz olan sorunlar. ‘champagne problems’  İngilizcede bir kalıp ve ufak tefek problemler için kullanılır. Şarkıda kızın erkeğin teklifini reddetmesini erkeğin memleketindeki kişiler ‘champagne problems’ olarak adlandırıyor. Yani bu ilişkiyi ve kızın zihinsel problemlerini önemsiz olarak görüyorlar. Taylor’ın kelimeyi bunun için kullandığını düşünüyorum. Diğer bir yandan ise erkek ailesine evlenme teklifi yapacağını söylüyor onlar da evet cevabını bekliyorlar ve bu yüzden kutlama yapabilmek  için erkek önceden şarkıda geçen Dom Pérignon isimli bir şampanya alıyor. Fakat teklifi reddedildiği için kutlama yapılmıyor ve kimse o şampanyayı içmiyor. Şampanya ayrılık olarak simgeleştirilerek problem olarak gösterilmiş de olabilir.  Şarkının sonunda ise kız erkeğe tabiri caizse züğürt tesellisinde de bulunuyor. Bir başkasını bulacaksın benim açtığım yaraları iyileştirecek, teklifini kabul edecek falan diyor. Şarkının hikayesi hüzünlü ve bence albümdeki en iyi şarkılardan birisi. Benim de sevdiklerim arasında yer alıyor.

gold rush: Taylor’ın çok çekici gördüğü, herkes tarafından beğenilmesinden korktuğu birisine yazdığı bir şarkı. Şarkıda muhatap altın madeni olarak görülüyor ve herkesin ona hücum etmesinden, onu istemesinden korkuyor ve böyle bir şey yaşanmasını istemediğini söylüyor. Bu şarkıda geçen ‘Everybody wonders what it would be like to love you’ sözü ile Lover şarkısında geçen "I'm highly suspicious that everybody who sees you wants you."  Paralellik gösteriyor ve biliyoruz ki taylor lover şarkısını Joe abimiz için yazmıştı. Ve ayrıca Taylor’ın önceki şarkılarında Joe’ya olan sevgisini ‘gold’ ifadesi ile anlattığını biliyoruz. Bu şarkıda da sevgilisini altına benzetip herkesin onu istediğini söylemiş. Taylor sen gerçek bir dâhisin, senin kadar kelimelerle güzel oynayanı görmedim. Ayrıca o nasıl bir giriş! Taylor'ın tiz ses kullanması şarkıları ayrı bir güzel yapıyor. 

’tis the damn season & dorothea: Bu iki şarkıyı birlikte ele almak istiyorum çünkü iki şarkının da hikayesi ortak. Dorothea kasabada (Tupelo)  yaşayan bir kız ve hayallerini gerçekleştirebilmek için yaşadığı yeri ve erkek arkadaşını terk ederek L.A'a taşınıyor. Bu şarkı Dorothea'nın kasabada kalan eski erkek arkadaşının bakış açısıyla yazılmış. Soruyor eski kız arkadaşına oralarda hiç beni düşünüyor musun? Aklına geliyor muyum diye? Birlikte yaptıkları şeyleri anlatıyor ama erkek kızı artık sadece evlerindeki küçük televizyondan görebiliyor. Kıza kasabaya geri dönmesi için hala geç olmadığını söylüyor. Fakat hala onun için iyi şeyler diliyor ve ayrıca Taylor folklore’daki üçleme hikayede yer alan Betty , James ve Inez karakterlerinin  Dorothea ile aynı okula gittiğini söylemişti. Bu bilginin bir şekilde işimize yaraması lazım ama bir çıkarım yapamıyorum. 

Bu şarkı albümde dikkat çeken ya da sevilen bir şarkı olmadı fakat ben dinlerken hikayesine rağmen eğleniyorum, Taylor’ın uhuuu ve Dorothea deyişi için bu şarkıyı hiç bıkmadan dinleyebilirim. Taylor’ın son iki albümünde şarkı hikayelerinin, sözlerin ve müziğin güzel ve etkileyici olması dışında ben de şarkıları dinleme isteği uyandıran bir sebep de Taylor’ın vokalleri. Her şarkısında eşsiz bir vokal yapıyor. 

 'tis damn season şarkısı da Dorothea kızımızın ağzından yazılmış. Kız kasabaya Noel tatili için geri dönüyor, hafta sonunu eski erkek arkadaşıyla birlikte geçiriyor. Fakat daha sonra sahte arkadaşlarının yanına geri dönüyor. 

tolerate it: Bu şarkı ben de birazcık my tears ricochet etkisi yaratıyor. Sözler ya da konusuyla alakası yok ama nedense şarkıların bana verdiği hüzün benziyor.  Birazcık diyorum zaten çünkü ricochet folklore albümünün efsanelerinden olan çok güzel bir şarkı. Bir kere konusu ve yazış tarzı çok ilginç. Bir ölünün ağzından şarkı yazmak sadece Taylor'ın aklına gelebilecek bir şeydi. Öhöm neyse asıl şarkımıza dönelimmm. Taylor bu şarkıda bir aşk ilişkisini anlatmış ama daha çok tek taraflı yaşanan bir aşk yani bi nevi platonik aşk diyebiliriz. Kız erkeği her şeyden çok seviyor fakat erkek karşılık vermiyor, kızın sevgisine sadece tahammül ediyor. Çok iç burkucu değil mi? Konusu klişe gelse de, Taylor’ın hikayeyi anlatışı vokalleriyle birleşince çok iyi bir ilişkisi olan beni bile derinden etkilemeyi başarabildi. Sanki şarkıda anlattığı durumu yaşıyormuş gibi üzdü beni.  Zaten Taylor’ın şarkılarıyla bağlantı kurabilmek için yaşamaya gerek yok. Öyle bir anlatıyor ki sanki o durumu yaşamış gibi hissedip empati yapmaya başlıyorsunuz. Bu şarkı albümdeki kişisel favorilerimden.

No body no crime: Taylor’ın HAIM grubuyla yaptığı düet şarkı. Düet olup ama düet olmayan bu şarkını hikayesi ilginç ve dinlemesi oldukça keyifli. Taylor’ın şarkı yazabilmesi için o olayı yaşaması gerekmediğini kanıtlayan şarkılardan birisi. Çünkü bu şarkı bir cinayeti ve onu örtbas etmeyi anlatıyor. Şarkıda Taylor'ın yakın arkadaşı Este kocasının onu aldattığını düşünüyor ama elinde bunu ispatlayabileceği somut bir kanıtı yok. Este bir gün Taylor ile sürekli buluştukları yere gelmiyor ve kayıplara karışıyor. Taylor bunun üzerine Este'nin evine gidiyor ve metresinin eve taşındığını görüp kocasının Esteyi öldürdüğünü düşünüyor ama ispatlayamıyor bunun üzerine Taylor da Este'nin kocasını öldürüyor ve tekne yardımı ile cesedi denize atıyor. Herkes metresten şüpheleniyor çünkü o sırada kendisine hayat sigortası yapmış ama yine kimse ispatlayamıyor. 

happiness: ismi mutluluk olan bir şarkının bu kadar mutsuz olması çok güzel bir ironi. Şarkı adının aksine bir ayrılık şarkısı. Anlatıcı eski sevgilisine birlikteyken mutlu olduklarını ve aynı zamanda ayrıldıklarında da mutlu olacaklarını söylüyor. Bu şarkı benim için çok yavaş o yüzden albümde en sevdiklerim arasında yer almıyor. 

coney island: Albümde yer alan ve gerçek bir düet diyebileceğimiz şarkı. Taylor’a bu şarkıda The National grubu eşlik ediyor. Şarkı birbirlerini sürekli ihmal eden ve artık ayrı olan bir çiftin geçmişe dönüp neden ayrıldıklarını sorgulamasını anlatıyor. İkisi de kendini suçlu buluyor ve karşılıklı özür diliyorlar. Albümün en iyi şarkılarından birisi.

ivy: Şiir gibi sözlere sahip bu şarkıda anlatıcı kadın evli olmasına rağmen bir başkasına aşık ve aşık olduğu kişiye sesleniyor. Kadın kocasını sevmiyor, evlilikleri sırf başkaları istediği için gerçekleşmiş. Kadın aşık olduğu kişiyle birlikte olmak istiyor ama eğer kocası onları öğrenirse kendisine zarar vermesinden kokuyor. Taylor şarkıyı çok masum ve yumuşak bir sesle söylüyor ki ortada bir sadakatsizlik olmasına rağmen kadının çaresizliğini hissediyorsunuz ve siz de üzülüyorsunuz. Bence bu şarkı albümdeki en iyi şarkılardan birisi ve benim kişisel favorim. 

cowboy like me: Bu şarkıda zenginlerle paraları için birlikte olan iki dolandırıcının birbirine aşık olmasını anlatıyor. Şarkıda geçen bir daha asla sevmeyeceğim sözü çiftin birbirinden başka kimseyi sevmeyeceklerine dair bir söz olabilir diye düşünüyorum. Bu şarkı için albümün en iyilerinden diyemem ama ama ben dinlemeyi çok seviyorum bunun sebeplerinden birisi de country tarzında olması. Ayrıca şarkının arka vokalliğini Mumford & Sons grubunun solisti Marcus Mumford yapıyor.

long story short: albümde çoğunlukla hayali karakterlere ve kurgusal olaylara yer verilse de bu şarkının kişisel olduğunu düşünüyorum. Yani Taylor’ın hayatı ve yaşadıkları ile ilgili. Şarkıda öncelikle kendini içinde bulunmak istemediği bir savaşta bulmasını ve kötü zamanlar geçirdiğini anlatıyor (2016 olayları), bu yüzden de kendine yakın gördüğü ilk kişiyle sevgili olduğunu (Tom) ve bunun yanlış kişi olduğunu söylüyor. Uzun lafın kısası kötü şeyler yaşadım ama artık her şey normale döndü diyor ve kendisi için doğru kişiyi bulduğunu (Joe) ve onunla kendini güvende hissettiğini anlatıyor. Şarkı için hayatındaki kötü dönemi özetleyen ve şu anki hayatını anlatan bir aşk şarkısı diye biliriz. Bana göre albümün en iyi parçalarından. Taylor’ın söz yazarlığını ve hikaye anlatıcılığını yine zirveye çıkardığı bir parça ve dinlemesi keyifli.

marjorie: Taylor’ın opera sanatçısı olan ve 2003 yılında vefat eden büyükannesi (annesinin annesi) Marjorie Finlay hakkında yazdığı bir şarkı. Taylor şarkıda büyükannesi ile olan anılarını ve onun öğütlerini anlatıyor ve Marjorie’nin ölmesine rağmen hala onunla birlikte olduğunu, kafasında yaşadığını söylüyor. Şarkının köprü kısmında onu özlediğini söylüyor. Şarkının sözleri çok güzel ve oldukça duygusal. Taylor’ın vokallerine değinmeme gerek bile yok. Şarkıyı çok sevsem de benim için dinlemesi zor. Beni başka yerlere götürüyor ve iyi hissettirmiyor. Ayrıca şarkının arka vokallerinde büyükannesinin sesi de kullanılmış. 

closure: Kendisine yanlış yapmış olan birine bir sesleniş var. Anlatıcı onu inciten kişiden bir mektup aldığını söylüyor. Mektupta onu teselli edici sözler yazmış ama anlatıcı bu hareketini sahte ve gereksiz buluyor. Anlatıcı bu yanlışı affetmiyor ama bu yanlışa takılıp kalmayacağını ve daha iyi olduğunu söylüyor. Acaba bu champange promblems şarkısında evlilik teklifi reddedilen erkek olabilir mi? Sanki onun ağzından yazılmış hissi uyandırıyor.

evermore: Bu şarkı Taylor’ın Bon Iver grubundan Justin Vernon ile düet yaptığı bir şarkı. Şarkının ana konusu depresyon ve bu kişi depresyondan asla kurtulamayacağını düşünüyor. Şarkının ikinci köprü kısmını Swift ve Vernon birbirini teselli eden iki çift gibi söylüyorlar. Benim için bir exile olamayan bu şarkı henüz albümde ısınamadığım şarkılardan birisi, yorum yapmak için erken şarkıya haksızlık yapmak istemiyorum. 

Son olarak albümle ilgili şunu söyleyebilirim ki, öyle kolay hazmedebileceğimiz bir albüm değil. Sözlere oldukça şiirsel ve anlaması zor. Herkese yine sözlük açtıran bir albüm oldu. folklore'un kız kardeşi olan bu albüm folklore gibi efsane değil ama asla kötü de değil. Taylor'ın kariyerinde yaptığı en iyi işlerden birisi olarak yerini alacak. Şunu da söylemek isterim ki Taylor sen gerçekten çok çalışkan, çok zeki ve çok yetenekli birisi. Sürekli kendini yenileyen ve her zaman daha iyisini yapmayı hedefleyen biri. Gerçek sanatçı dediğin de böyle olmalı zaten. 

💗

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fearless (Taylor's Version) Albüm İncelemesi ve Yorumu

        Taylor Swift'in yeniden kaydettiği ilk albümü Fearless yayınlamış, beni ve birçoğumuzu seneler öncesine götürmüşken biraz daha g...